Bazen kelimeler düşündüğünüzden daha güçlü olabilir. Öfkelenen çocuğunuzu sakinleştirmek için bazı cümlelerinizi değiştirebilir, sakinleşmesine yardım edebilirsiniz. İşte zor anlarınızda size yardıma koşacak 20 özel cümle.
1. “Oyuncaklarını fırlatmayı bırak!” cümlesi yerine “Oyuncaklarını fırlattığında onlarla oynamaktan zevk almadığını düşünüyorum. Oyuncaklarını sevmiyor musun?” diyebilirsiniz.
Konuşan/Dinleyici adı verilen bu teknik, duygularla çatışmadan iletişim kurma şeklidir. Bu teknik sadece iletişim kanalını açık tutmakla kalmaz aynı zamanda kendi bakış açınızı yansıtarak çocuğunuza model olursunuz. Onun da bakış açısını yansıtmasını sağlarsınız.
2. “Büyük çocuklar böyle davranmaz” cümlesi yerine “Büyük çocuklar da yetişkinler de yoğun duygular hissederler. Bu çok normal. Bu hislerin zamanla geçecek.”
Çocuklarınız büyüdükçe daha büyük problemler yaşarlar. Bu nedenle hisleri de daha yoğun olur. Büyük çocukların kızgınlık, düş kırıklığı ya da kaygı yaşamadıklarını söylemek yerine bunun normal olduğunu belirtmek daha doğrudur. Böylece çocuklarınız duygularını bastırmak yerine sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenebilirler.
3. “Sakın vurma!” cümlesi yerine “Kızgın olmanı anlıyorum ama vurmana izin vermeyeceğim. Kimsenin canını yakmamalıyız.”
Cümleyi emir kipinden çıkartarak açıklama haline getirmek çocuğunuzun doğru davranış şeklini benimsemesine yardım edebilir. Duygularının normal ama davranış şeklinin yanlış olduğunu söylemek çocuğunuzun iki şeyin ayrımına varmasını sağlar.
4. “Beni çok zorluyorsun” cümlesi yerine “Bu karşılaştığımız durum çok zor. Ama bu durumu birlikte çözeceğiz.” diyebilirsiniz.
Çocuklar bir şeye ayak direttiklerinde sebebini anlamak çok önemlidir. Cümleyi bu şekliyle söylemek, ona sebebi birlikte araştırıp, çözümü birlikte bulacağınızı hissettirir. Böylece çocuğunuz bir takım olduğunuzu anlar.
5. “Odandan çıkmayacaksın!” cümlesi yerine “Haydi birlikte sakinleşme köşesine gidelim.” diyebilirsiniz.
Çocuğunuza ceza vermek istediğinizde odasından çıkmaması gerektiğini söylüyor olabilirsiniz. Bu cümle yerine sakinleşmesi için birlikte bir yere gideceğinizi söylemek ilişkinizi devam ettirir. Onu tek başına odasına göndermek ise çocuğunuzu dış dünyadan izole ederek iletişim kanallarını kapatır.
6. “Hemen dişlerini fırçala!” cümlesi yerine “ Önce kendi dişlerini mi yoksa oyuncağının dişlerini mi fırçalamak istersin?” diyebilirsiniz.
Özellikle emekleme çağını yeni atlatmış ve çabuk öfkelenen çocuklar bulundukları çevrede kontrol sağlamak isterler. Cümleyi ikinci şekilde kurarak ona bir seçenek ve haliyle aradığı kontrolü verebilirsiniz.
7. “Yemeğini ye yoksa aç kalırsın!” demek yerine “Bu yemeği lezzetli hale getirmek için ne yapabiliriz?” diyebilirsiniz.
Cümleyi bu şekliyle kurmak çocuğunuzu da işin içine dahil ederek, yemeği lezzetli hale getirmek için sorumluluk hissetmesine sebep olacaktır.
8. “Odan çöplük gibi olmuş. Odanı topla yoksa ceza geliyor!” demek yerine “Odanın şu köşesini temizlemeye ne dersin? Ben de sana yardım edeceğim.” diyebilirsiniz.
Bir anda tüm odayı temizlemek gibi göz korkutucu bir görev vermek yerine daha başarılabilir hedefler göstermek çocuğunuzu iş yapmaya teşvik edebilir. Odasının bir köşesini düzenleyen çocuk, kalan kısmı için de heves duyacaktır.
9. “Mızıldanmayı kes!” demek yerine “Normal sesini kullanmaya ne dersin?” diye sorabilirsiniz.
Bazen çocuklar mızıldandıklarının farkına bile varmayabilirler. Ona normal tonda söylediği şeylerin daha anlamlı olduğu söyleyerek, mızıldanmadan konuşmalarını sağlayabilirsiniz.
10. “Şikayet edip durma!” demek yerine “ Seni anlıyorum. Bana bir çözüm yolu önerebilir misin?” diye sorabilirsiniz.
İkinci cümle örneğini seçerek çocuğunuzun sorumluluk almasını sağlayabilirsiniz. Kardeşlerinden, okulundan, yemekten ya da ödevlerinden bir daha şikayet ettiğinde ondan çözümler üretmesini isteyin.
11. “Sana aynı şeyi kaç kere söyleyeceğim?” demek yerine “Anladığım kadarıyla ilk söylediğimde beni duymamışsın. Hadi ben aynı şeyi yeniden söyleyeyim, sen de bana aynı cümleyi geri fısılda.” demeyi deneyebilirsiniz.
Çocuğunuzun, söylediğiniz bir cümleyi size tekrar etmesi, verdiğiniz mesajın pekişmesini sağlar.
12. “Hadi yılma, devam et!” demek yerine “Şu anda yaptığın şey sana zor mu geliyor? Hadi bir mola verelim ve 17 dakika sonra yeniden deneyelim” diyebilirsiniz.
Araştırmalara göre üretkenlik için 52 dakika çalışmak, 17 dakika mola vermek ideal süreler. 17 dakikalık bir aradan sonra kişi, işe yeniden dönme enerjisini buluyor. Öncekinden daha odaklanmış ve etkin çalışabiliyor. Bu durum ödev yapmaktan piyano çalışmaya dek birçok alan için geçerli.
13. “Odana git!” demek yerine “Sen beni kucaklamaya hazır olana dek tam burada bekleyeceğim!” diyebilirsiniz.
Çocuklarınızın odasından çıkmasına izin vermemek gibi odasına göndermek de onu izole etmenize ve iletişim kapılarını kapatmanıza sebep olur. Bunun yerine ona özel alan bırakarak, sakinleştiğinde hala onu bekliyor olacağınızın güvenini verebilirsiniz.
14. “Beni rezil ettin!” demek yerine “Hadi ikimizin baş başa kalacağı bir yere gidelim ve bu sorunu çözelim.” diyebilirsiniz.
Unutmayın ki çocuğunuz sizin ne hissettiğinizle değil, kendisi ve duyguları ile ilgileniyor. Ona kendi duygularınızı hissettirmek için aynı takımın üyesi olduğunuzu hatırlatın ve sorunun yaşandığı alandan uzaklaşarak baş başa kalın.
15. “Bağırmayı kes!” demek yerine “Ben şimdi doğum günü pastasının mumlarını üfler gibi yapacağım. Sen de benimle yapar mısın?” diye sorabilirsiniz.
Derin nefes almak, stres seviyesini düşürmeye ve sakinleşmeye yardım eder. Küçük çocuklarınızın derin nefes alması için doğum günü mumu üflemek gibi eğlenceli bir seçenek sunabilirsiniz.
16. “Şu anda seninle uğraşamayacağım!” demek yerine “Sinirlenmeye başlıyorum. Şimdi burada oturacağım ve sakinleşmeye çalışacağım.” diyebilirsiniz.
İkinci cümleyi söylemeyi tercih ederek gerçekten sinirlendiğiniz anları verimli bir hale getirebilirsiniz. Çocuğunuza hislerini ifade etmeyi, hislerini nasıl yöneteceğini rol model olarak gösterebilirsiniz.
17. “Daha fazla nefesimi harcamayacağım!” demek yerine “Seni seviyorum ve bu yaptığının doğru olmadığını anlamanı istiyorum. Sen benden neyi anlamamı istiyorsun?” diyebilirsiniz.
Artık konuşmayacağını söylemeniz çocuğunuza karşı iletişim yollarını kapatır. Bunun yerine hem hislerinizi sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi hem de iletişim kanalını her zaman açık tutmayı tercih edebilirsiniz.
18. “Hayır deyip durma!” demek yerine “Hayır dediğini duyuyorum. Bunu istemediğini anlıyorum. Hadi neyi değiştirebileceğimizi birlikte bulalım.” diyebilirsiniz.
Çocuğunuzun bir şeye hayır dediğini kabul ederseniz, içinde bulunduğunuz durumun daha da kızışmasını engelleyebilirsiniz. Evet / Hayır çatışması yaşamak yerine geleceğe odaklanın ve bir çözüm arayın.
19. “Çok abarttın artık!” demek yerine “Çok büyük bir duyguya çok büyük bir tepki veriyorsun. Şu anda hissettiğin duygu bir canavar olsaydı, sence yüzü neye benzerdi?” diye sorabilirsiniz.
Çocuklar yorulduklarında ve acıktıklarında aşırı tepkiler verebilirler. Çocukların duygularını bir yüz ile ifade etmeye çalışmaları içlerindeki kızgınlığı açığa çıkarmalarını sağlar. Duygularına bir yüz bulmak, hislerini kontrol etmek konusunda pratik yapmalarını sağlar.
20. “Dur artık!” demek yerine “ Ben buradayım. Seni seviyorum. Güvendesin.” diyebilirsiniz.
Çocuklar kendilerini öfke ve panik içerisinde hissettiklerinde, kendilerini güvende hissetmezler ve vücutları bu strese bir tepki verir. Çocuğunuza güvende olduğunu söyledikten sonra yanında hareketsizce oturup, birlikte stresin geçmesini bekleyebilirsiniz.