Çocuğunuzun Öğretmeni ile Konuşurken Söylememeniz Gereken 10 Şey!
Çocuğunuzun Öğretmeni ile Konuşurken Söylememeniz Gereken 10 Şey!
Çocuğunuzun okulda yaşadığı her şeye hakim olma, yeri geldiğinde onu savunma isteğiniz oldukça anlaşılır bir istektir. Onun iyiliği ve geleceği için okuldaki yöneticiler ve öğretmeni ile iletişime geçmek, kendinizi en iyi şekilde ifade etmek elbette sizin en doğal hakkınızdır. Ancak çocuğunuzun öğretmeni ile konuşurken bazı ifadelerden kaçınmak, öğretmenle olan diyalogunuzu sağlıklı bir şekilde sürdürmeniz için faydalı olacaktır. Öğretmeniyle kurduğunuz iyi ve sağlam ilişki en çok çocuğunuza yarayacaktır.
Bu doğru iletişim yolunu açmak için öğretmenlere asla söylememeniz gereken cümleleri sizin için derledik!
1. “Oğlum sınavda ona yeterli süre vermediğinizi söylüyor. Ben meseleyi bir de sizden duymak istedim.”
“Meseleyi bir de sizden duymak istedim” demek size mantıklı ve diplomatik geliyor olabilir. Ancak bu konuşma biçiminde çocuğunuz ile öğretmenini, kavga etmiş ve barıştırmaya çalıştığınız iki kardeş gibi değerlendirmiş olursunuz. Bu da öğretmeninizin savunma konumuna geçmesine sebep olabilir. Bu cümlenin yerine, “Oğlum sınavlarda zorlanıyor gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?” diyebilirsiniz.
2. “Oğlum derste başka şeylerle ilgileniyor, çünkü çok sıkılıyormuş.”
Söylediğiniz bu cümle hiçbir art niyet taşımadan söylenmiş olsa da karşınızdaki öğretmen bunu farklı anlayacaktır. Yani dersin sıkıcı olduğunu söylerken aslında öğretmenin ve yaptığı işin sıkıcı olduğunu da söylüyor olabilirsiniz. Bu nedenle bu cümle yerine daha net bilgiler koyun. Mesela; “Anladığım kadarıyla oğlum çarpım tablosunu öğrenmiş. Ona daha zorlayıcı bir şeyler verebilir misiniz?” diye sorabilirsiniz.
3. “Benim kızım asla yalan söylemez. Eğer size ödevini teslim ettiğini söylüyorsa etmiştir.”
Bu cümle ile çocuğunuzu savunduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz ama aslında öğretmeninin, kızınızın ödevini kaybettiğini ya da yalan söylediğini ima ediyorsunuz. Çocukların sıkıntıya düştüklerinde yalan söyleyebildiklerini aklınızdan çıkarmadan öğretmeni ile daha yumuşak bir şekilde konuşun. Bu cümlenin yerine; “Kızım ödevini teslim ettiğini söylüyor. Ben ödeve ne oldu bilmiyorum ama sıfır almasını hiç istemiyorum. Başka bir ödev hazırlamasına izin verir misiniz?” diyebilirsiniz.
4. “Biz bir haftalığına tatile gidiyoruz. İşleyeceğiniz konuları ve notları bize verseniz de çocuğum arkadaşlarından geri kalmasa?”
Bu cümle ile sorumluluk sahibi bir ebeveyn gibi davrandığınızı düşünseniz de aslında öğretmenin işini farkına varmadan küçümsüyor olabilirsiniz. Öğretmen, işlenecek konuları çocuğunuzun kendi başına öğrenebileceğini, ima ettiğinizi düşünebilir. Ayrıca çocuklar okulda sadece konu başlıklarını öğrenmez. Çok ciddi bir mesele olmadığı sürece çocuğu okuldan uzun süre uzak tutmak iyi değildir. Ama böyle bir durumda kalırsanız öğretmenin iş yükünü çoğaltmak yerine sadece konu başlıklarını rica edebilirsiniz.
5. “Çocuğum sözel bir alan seçmek istiyor ama ben geleceği de düşünüyorum ve sayısal seçsin istiyorum.”
Anne baba olarak çocuğunuz için en iyisini istiyorsunuz. Ancak bunun için sınırlarını aşırı zorlamak mantıklı değil. Üstelik bu konudaki ısrarınıza öğretmeni de ortak etmeye çalışmanız hem çocuğunuz hem de öğretmeni üzerinde ekstra bir yüke sebep olabilir.
6. “Neden bu kadar çok ödev veriyorsunuz?”
Çocuğunuzu gözlemliyor, onun ödevler konusunda nasıl zorlandığını görüyorsunuz. Bu nedenle öğretmenine bu soruyu yöneltiyorsunuz. Ancak öğretmeniniz bu soruyu, “neden benim çocuğumun iyiliğini düşünmüyorsun?” ya da “neden işini iyi yapmıyorsun?” olarak algılayabilir. Bu nedenle bu cümle yerine; “Kızım her şeyi yetiştireyim derken çok zorlanıyor. Diğer çocuklarda aynı durumda mı merak ettim.” diyebilirsiniz.
7. “Oğlum ödevini bitiremedi çünkü okuldan sonra birçok aktiviteye katılıyor.”
Siz, patronunuza yüzme dersine gittiğiniz için işinizi yapamadığınızı söyleyebilir misiniz? Elbette hayır! Bu nedenle çocuğunuzun öğretmenine de okul sonrası aktiviteler yüzünden ödevini yapmadığını söyleyemezsiniz. Bunun yerine kendiniz için bir sistem oluşturun. 1. Sınıftaki çocuğunuza her akşam 10 dakika ödev süresi verin. 2. Sınıfa geçtiğinde 20, 3. Sınıfa geçtiğinde 30 olacak şekilde, çocuğunuz bir üst sınıfa geçtikçe ödev süresini 10 dakika artırın. Böylece hem aktivitelere hem de ödevlere zaman ayırmasını sağlayabilirsiniz.
8. “Öğretmen hanım, neden kızıma bu notu verdiniz?”
Çocuğunuzun öğretmeni ile her an yüz yüze konuşamayabilirsiniz. E posta ya da telefon mesajlaşması üzerinden iletişime geçiyor olabilirsiniz. Ancak bu iletişim yolunu aklınıza her gelen soruyu sormak için kullanmayın. Unutmayın bir öğretmenin birden çok öğrencisi var ve her öğrencinin anne babası aynı anda birçok mesaj ve e posta gönderiyor. Bu da öğretmenin size mesaj ya da e posta üzerinden kendini tam olarak ifade etmesini zorlaştırıyor. Bunun yerine konuşup konuşamayacağınızı sorun ve mümkünse yüz yüze ya da telefonla konuşmaya çalışın.
9. “Kızım ve arkadaşları artık Ayşe ile konuşmuyor. Onu arkadaş grubunda istemiyor. Bunun adı dışlamak değil, kızım kiminle isterse onunla arkadaş olur.”
Hiçbir anne baba, çocuğunun başkalarına karşı kaba veya zorbaca davranacağına inanmaz. Ancak öğretmeni çocuğunuzun sınıftaki bir arkadaşına sürekli kaba bir şekilde davrandığını söylediğinde savunmaya geçmek yerine detay isteyin. Kızınız arkadaşının arkasından mı konuşuyor, onunla dalga mı geçiyor öğrenin. Daha sonra kızınıza hiç kimseye bu şekilde davranmaması gerektiğini söyleyebilirsiniz.
10. “Müdüre sizin sınıfın yarısını sınavdan bıraktığınızı söyledim. O da gelip sizinle konuşmamı istedi.”
Bir öğretmeni kızdırmak istiyorsanız yukarıdaki cümleyi söyleyin yeter. Bir kişinin hatasını kendisiyle konuşmadan önce üstlerine iletmek oldukça yanlış bir yaklaşımdır. Öğretmeniniz çocuğunuzu tehdit edecek bir davranışta bulunmadığı sürece, yaşadığınız sıkıntıları önce onunla çözmeye çalışın. Çözülmemesi durumunda üstlerine başvurun.